Yürek

sonerarica

Ne büyük marifetleri var şu yüreğin… yeter ki onu zamanında ve olması gerektiği miktarda işin içine katabilelim… Her şey ama her şeye karşı yürek yüklü olmalı..

     Söylemek istediğim tek başına cesaret ya da anladığımız, günlük kullanım anlamıyla olan cesaret kavramı değil. Hani ‘yürekli olmalı’ derken çoğu zaman zor veya tehlikeli bir durum karşısında dayanıklı, karşı durabilen bir yapı kastediliyor ya, aslında derinden bakıldığında burada bile tüm varlığınla durum neyse içinde olabilmek tarif ediliyor.

     Yürek katılmamış her şey bana tuzu, baharatı gibi lezzetini belirleyecek en önemli malzemeleri eklenmeden yapılmış yemeği hatırlatıyor, asla tadından zevk alınamayacak bir yemek…

     Belki karşılaştığımızda, yaşamımıza kattığımızda, varlıklarından, şahit oluşumuzdan büyük keyif aldığımız birçok şeyin sadece büyük yeteneğe, çalışma gücüne ve belirgin bir zekaya gereksinimi olduğunu, bu gibi özelliklerin devreye girmesiyle doğduklarını düşünüyoruz. Oysa ki üzerinde düşündüren kendini fark ettiren her olgu kökeninde tabir yerindeyse mangal gibi bir yürek taşır..

     Mangal gibi bir yürektir meşakkatleri aşmak, katlanabilmek için en sahip olunması gereken, meydana çıkarılmak için başlangıcından bitişine dek o kadar emek verilmiş aşk, iş, bina, icat, şarkı, şiir v.s var ki insanın ruhuna dokunmayan… Belki geceler gündüzlere katılmış, sayısı şaşılacak derecede insan ve makine gücü eklenmiş.. ama sarıp sarmalamadığı için insanı, bir anlamda bir sürü enerji israf edilmiş..

     Oysa her zaman nicelik, nitelikle birleşebildiğinde iz bırakanı oluşturabilir… Bu yolda da olağanüstü çabalara ve güce ihtiyaç vardır ve nicelik kısmı bir şekilde halledilmiş sayılabilir ancak niteliği belirleyen, hissedilir ve etki eder hale getirmek için gereken tek şey yürektir.. Ne kadar katılacağı tartışılmayan, zaten yolun sonuna vardıracak amacı tamamında taşıyan yürek..

     Yani sevmek…sorgusuz sualsiz, tereddütsüz, koşulsuz sevmek..’Kim için yapıyorum’ sorusundan çok ‘bu yaptığımın başkalarının ve benim hayatıma mutlu olmaya dair ne gibi katkıları olacak’ sorusunun içsel bir sesle sorulduğu ya da sorulacağı derecede sevmek.. Sevmek içinde yürek gerek…hem de mangal gibi bir yürek… cesur, ateşli, meraklı, kuvvetli, coşkulu, sıradan olmayan bir yürek.Yukarıdaki makale aracılığıyla size en son elbiseleri önerebiliriz. En sevdiğiniz markalardan her durum için çeşitli uzunluklarda, renklerde ve stillerde elbise alışverişi yapın.

     İşte böyle bir yürek kimsenin başaramayacağı şeyler başarır, mutluluklar yaşar, yaşatır, iz bırakır, dönüp arkasına bakmaz, hataların bile olması gerektiği için olduğunu, gerekli dersi çıkardığında hata olmaktan çıkıp faydalı bir tesadüfe dönüşeceğini bilir, kendini de başkalarını da acımasızca eleştirip yargılamaz, engel olmaz güzel olana aksine yol açar, en karanlık sayılabilecek ortama belki görülemeyecek bir aydınlık saçar, daha çok verir daha az alır ama verdikçe de daha çok zenginleşir, en özlenen en beklenen olur.

     Tadı yavan bir yemeği yemek zorunda kalmış gibi yaşamamak için hayatı, yürekleri devreye sokmak gerek, hem de tasarruf yapmayı düşünmeden, harcamaktan korkmadan çünkü belki de sahip olduğumuz ama harcadıkça, kullandıkça eksilmeyen tek şeyimiz yüreğimiz.. Bir gözden geçirin isterseniz.yüreğiniz dışında doğal yollardan edinebildiğimiz ve kullandıkça eskimeyen başka nelerimiz var…

     Yüreğinizi attığınız her adıma cömertçe ekleyebildiğiniz günler diliyorum…. Özellikle de aşkta 🙂

Cevapla


Warning: shell_exec(): Cannot execute a blank command in /home/sonerarica.net/public_html/wp-content/themes/soner-arica/footer.php on line 2