Mektup
sonerarica
Ne kadar zaman oldu hesaplayamıyorum, artık mektup almıyorum, yerini kısa mesajlar ve mailler aldı. (Sanatçı ve sevenleri arasındaki yazışmaları kastetmiyorum, sadece yakın dost akraba arasında da gerçekleşmiyor bu, hatta iyi ki şarkı söylemişim de, bu şarkılar vasıtasıyla ilişki kurduğum kişiler bana mektup göndermişler diye düşünüyorum, çünkü akrabalarla iletişimi telefonun tellerine sarmalamıştık yıllar önce)
Peki bembeyaz bir kağıt üzerine onun kokusunu, dokusunu hissede hissede hislerimizi anlatmakla aynı şey midir bu mekanik yazma işlemleri…değil….inanın değil…ben ikisinin arasındaki farkı çok iyi öğrendim…bu zamana göre ilkel olanında duygular dansını daha güçlü yapıyorlar, modern teknolojik zamanın mahsulü iletişim yazışmalarıysa ne yazık ki ister istemez ilkelleşiyor günden güne… Kaçınılmaz, çünkü kolay….oysa ki duygular kolaycılığın kaynağından çıkmaz, çıkmamalı…belki bir günde olmuyor ama yavaş yavaş gelişen ve gittikçe kemikleşen duygulardan uzak robotumsu yaşamın mimarlarından biri de bu eksiklik ve kolaya kaçma eğilimi.
En garibime giden de, binlerce kişi arasında dolaşan şu klişe sms leri aşka dair duygularla aşık olduğunu sananların birbirine göndermesi… Sananların diyorum çünkü, gerçekten aşktan, hani şu filmlerdeki, şarkılardaki, şiirlerdeki aşktan bahsedecek isek bu yapılan işlem aşkın kurallarına da, kuralsızlığına da sığmıyor.
Aşk iki kişi arasında yaşanan en özel ve özgün durumdur çünkü, insan bir kereliğine şair olur aşk yaşarken kendi şiirlerini yazar aşığına, yazılmış hiçbir şey onun duygularını tam yansıtmıyordur çünkü.
En baba aşk şarkılarında ve şiirlerinde bile bir cümle de olsa bir eksik vardır aşığa göre… Hani en fazla bir şiir seçebilir kendi duygularına en yakın olan, eklemeler yapmak ister, yetmez şairlerin anlatımı coşkusunu ifade etmeye.
Hal böyleyken, birinin yazdığı neredeyse ilkokula giden bir çocuğun okuma yazmayı öğrenmenin verdiği bir hevesle karaladığı dört beş satırlık bir anlatıyı, büyük bir iş yaptım edalarıyla aşıklarına yada aşık olduklarını zannettiklerine gönderenleri anlamakta güçlük çekiyorum… Aslında güçlük filan çekmiyorum, bal gibi ne ruh halinde olduklarını, ne yaşadıklarını biliyorum ama çok bilmiş görünmek istemiyorum.
Sadece aşk için değil yakınlık duyduğumuz herkese ifade etmek istediğimiz duyguları elinize kağıt kalem alarak yazmayı bir deneyin neler olacak şaşıracaksınız, sohbet etmekten daha tatminli olarak ayrılacaksınız yazdığınız masanın başından, onu postaya vermekte başka bir tören amacınıza hizmet etmek gibi yani..
Postaya vermeye gerek olmayan durumlarda (diyelimki yan odada oturan annenize yazdığınız bir mektup ise bu) bile alacaklının görebileceği yere bırakırken yaşayacağınız anlık heyecan yaşanmaya değer.
Zaten yakında sitemizde herkesi mektup yazmaya teşvik edeceğim, en keyiflilerini de sitede yayınlayacağım.
NOT: Unutmadan, benim çok yazdığım gönderilmemiş mektuplarım var, göndermek için yazmadığım ama bir kağıt ve kalemle paylaştığım, bazı şeyler anlatılamaz, yaşanabilir denen şeylerden biri bu olsa gerek. Size anlatılamaz, yaşanılabilir bir şeyden söz ettim, hadi kalem ve kâğıdı alın bakalım, sizin payınıza ne düşecek, merak ediyorum.