Kendine Has Bir Düşünce
sonerarica
Bir yanda birbirlerini acımasızca hırpalayan insanlar, diğer yanda avuçlarımızın arasından kayıp gittiğinin farkında olamadığımız yaşamın kendisi…
Bayramla ilgili yazımda buna benzer bir konuya değinmiştim. Anladım ki her fırsatta, sık sık değinmem gerekecek. Dünyayı değiştirmeye tek başıma gücümün yeteceğine inancım olduğundan değil… hani şu deniz yıldızı hikayesi… sahile vuranlardan birinin denize atıldığında kurtarılma ihtimali…
Şarkı söylemeyi seçtiğim zaman sadece şarkı söylemek istediğimi zannediyordum… alt nedenlerin farkında değildim. Sonra anladım ki yalnızca eğlenmek için değilmiş bu istek, anlatmak….içimden geçeni…hissettiklerimi….gözlemlediklerimi…olmasını istediklerimi anlatmak.
En önemlisi, anlatmak isterken ’benim dediğim doğru’ gibi bir yaklaşımım yoktu; buna bağlı tartışma platformlarına da kapalıydım doğal olarak.
Kim kendi doğrularını tartışmak ister ki… Bunca yıllık göz önünde yaptığım yorumlarda hep ‘ben böyle düşünüyorum’ gibi bir tavrım oldu… Hiç ‘böyle olması gerekir’ demedim…
Herkesin kendi yetiştiği şartlara, aileye, okullara, öğretmenlere, okuduğu gazete ve dergilere, dinlediği şarkılara, izlediği filmlere göre bir dünyası ve bu dünyadan diğer dünyalara açılan pencereleri olduğunu biliyordum..
Kimsenin kendi kurulmuş dünyasına zorla ve ısrarla girmek değildi niyetim… Tabii ki baktığım yöne bakan var mı, öğrenmek arzusundaydım… Herkes önemsenmek ve yalnız olmadığını bilmek ister, bu yaşamı daha yaşanabilir kılar….
Şarkıları ilk birlikte söylemeye başladığımızda emin olun ki kaç kişi beraber söylüyoruz diye çok merak etmedim, çünkü ne herkesin bana benzemesi ne de benim herkese benzemem olmamalıydı kanıtlanan, benzer pencerelerden bakabiliyor olmamız yeterliydi benim için…
Şarkılardan ibaret değil hayat, bunun da farkındayım, belki örneğimi şarkılara gönül vermişliğim nedeniyle böyle veriyorum…
Oysa her türlü, kendi inandığı değerlere başkalarını sürüklemek isteyenlere dikkat çekmek istiyorum… Evrensel doğrular vardır, tartışılmaz… Dürüstlük, vicdan sahibi olmak vb…
Renkler var bir de insanların hayatında, şiirler var… Oturmak istedikleri evler, örtünmek istedikleri kıyafetler… Kimse bu keyfe dair şeyi niye seçtin diye sorgulanmaz ki, ancak yakınsa seçimleri seçimlerimize yakınında durmak ister, yakınında dururuz..
Gerek politik, gerek sanatsal, gerek ahlaki, gerekse de biçimsel kısacası yaşamsal…. Başka hayatlara tecavüz etmediği sürece bırakalım insanlar kendi seçimleriyle olmak istedikleri biçimde zaten bin türlü savaşlarla kuşatılmış dünyalarında yaşayıp dursunlar, kendilerine özgü giyinerek, gülerek, sevişerek, yürüyerek…
Varsa ruhumuzda adımlarına benzer adımlar eşlik eder, benzer yollarda, gelecek yıllara doğru yol alırız… Uzaksak gördükleri rüyadan başka yataklarda uykulara dalarız.
Yoksa biri size hayalleriniz özgün olamaz mı dedi!?