Seçmek Ya Da Seçmemek…

sonerarica

İlk nefes alışla son nefesi veriş arasındaki yaşam dediğimiz mesafe seçimlerle kat ediliyor. Farkında olsak ta olmasak ta… Bilincimiz oluşana kadar bizim için başkaları tarafından seçilmişler şekillendiriyor yaşam yolumuzu… Bazen en oluşmuş, oturmuş bilinçlere bile dış etkilerin müdahalesi söz konusu olabiliyor… Çoğu zamanda bizim için doğrusunun olmasını dileyeceğine inandığımız ailemiz, yakınlarımız, arkadaşlarımızdan gelen bu seçimlerimizi etkileyecek yaklaşımlar aklımızı karıştırıyor.

 

    Bu noktadan bakıldığında “yaşam kendi ellerimizde, seçimlerimizle alakalı” tanımının üzerinde düşünmek gerekiyor… Özellikle bilim adamlarının insan karakterinin ve buna bağlı yaşamsal tepkilerinin temelinin 0-6 yaş arasıda belirdiğini hatta kemikleşmiş bir temel haline geldiği ifadeleri göz önüne alınırsa anne ve babalara ya da o sırada büyümemizi yakından takip edenlere ne denli önemli ve ağır bir yük düşüyor düşünsenize..

 

    Eğer yaşam bizim seçimlerimizden oluşuyorsa, yukarıda sözünü ettiğim zaman dilimi bizim için seçilenlerle geçiyor, hem de tamamen. Umarım bu yazıyı okuyanlar o dönemlerde kendileri için seçilmişlerden şikâyetçi değillerdir. Tabii ki orada şuna dikkat etmek lazım, hiçbir ebeveyn çocuklarına zarar verecek bir şey yapmak istemez; onlar da hayattan öğrendikleri, öğrenebildikleri kadarını kendi yetenekleri dahilinde bizleri şekillendirmek için kullanıyorlar.

 

    Zaten burada iyi ya da kötü olmaları değil, bizim adımıza başkaları tarafından seçilmişler üzerinde durmak istediğim… Çünkü bilinç yerine oturup ta söz sahibi olarak yol ayrımlarında seçme hakkını kullanırken, 0-6 yaşa kadar oluşmuş hayata bakış açısı ya da karaktere uygun seçimler yapıyor, bu açıdan bakıldığında yaşam kendi seçimlerimizden oluşuyor diyebilir miyiz?. Sanırım bu tanımlamayı şöyle düzeltirsek daha doğru olacak… “Yaşam belli bir saate kadar bizim adımıza seçilmiş ve o saatten sonra da yapılanmış halimizle bizim yaptığımız seçimlerden ibarettir…”

 

    Aslında yaşam bizim yaptığımız seçimlerden ibaret filan değildir, bilmiyorum ama doğduğumuz yeri, üyesi olduğumuz aileyi biz mi seçiyoruz? Hikayenin başladığı yer burası…Gelişme ve sonuç için başlangıcın önemini tartışılmaz.. İnsan nereye varırsa varsın nereden geldiğinin izleri daima yaşamına aksedecek, zaman zaman işini kolaylaştırırken zaman zaman ayağına dolanacak, hiç fark edilmeseler bile.

 

    Bilmiyorum neden tamamen içgüdüsel olarak bir çocuk gördüğümde onun için içimden geçirdiğim dilek şansının iyi olması, karmaşanın içinde bile kendine bir yol bulabilmesi en geniş anlamıyla Allah tarafından korunma altına alınması. Çünkü biz insanoğulları sevdiklerimize bile hatta daha çok onlara seçimleriyle ilgili zararlar verebiliyoruz, onları kaybetmemek için, uzaklaşmamak için, büyülü kalmak için vs.

 

    Galiba Allaha havale etmek lazım tutunma duygularımızı… Ben gördüm ki insan ne yaparsa yapsın neyi seçerse seçsin aciz kalıyor bazen… Hem de ‘her şeyin en doğrusunu yaptım, artık tamamdır’ derken…

 

    Bence tabii ki sizler seçimlerinizi yaparken ortalama doğrulara göre hareket edip yüzde olarak fazlaca onaylanmış olanları seçin ama unutmayın, en doğrusunu yine de siz bilemezsiniz…

 

Pekiiii, sizce kim bilir ?

Allah korusun sizi.

Reply